düşünülemez

listen to the pronunciation of düşünülemez
Турецкий язык - Английский Язык
unthinkable

Living without Jamal is unthinkable. - Jamal olmadan yaşamak düşünülemez.

She did the unthinkable. - O, düşünülemezi yaptı.

unimaginable

In this day and age, life without electricity is unimaginable. - Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.

Life without books is unimaginable. - Kitapsız bir hayat düşünülemez.

düşün
{f} think

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

I think he is a doctor. - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.

düşün
think of

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

Two people think of her as their daughter. - İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.

düşün
thought

She put down her thoughts on paper. - Düşüncelerini kağıda döktü.

Words express thoughts. - Kelimeler düşünceleri ifade eder.

düşün
ponder

Tom pondered his next move. - Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.

We all pondered over what had taken place. - Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

He contemplated their plan. - O onların planı üzerinde düşündü.

When I contemplate the sea, I feel calm. - Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.

düşün
meditate

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

Do you meditate, Tom? - Üzerinde düşünür müsün?

düşün
{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

düşün
think up
aksi düşünülemez
the otherwise is unimaginable
aksi düşünülemez
the opposite is unimaginable
düşün
idea

With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas. - Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.

Tom thought it would be a good idea to see a doctor. - Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

I'm considering going with them. - Onlarla gitmeyi düşünüyorum.

It is worthwhile considering what it is that makes people happy. - İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.

düşün
considered

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

Tom considered his options. - Tom seçeneklerini düşündü.

düşün
thinkup
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение düşünülemez в Турецкий язык Турецкий язык словарь

düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünülemez
Избранное