Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
- A lot of sugar cane is grown in Cuba.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
What one was a farm was grown with trees.