Onların işi başkana tavsiyede bulunmak.
- Their job is to advise the president.
Tavsiye ettiğiniz gibi yapacağım.
- I'll do as you advise.
George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
Aşağıdaki fiyat indirimleri ile ilgili sana nasihat etmek istiyoruz.
- We wish to advise you of the following price reductions.