Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Jack'in müzikte iyi olmadığı doğru değil, aksine, o piyanoyu iyi çalar.
- It isn't true that Jack is no good at music; on the contrary, he plays the piano well.
Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
- War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.