Tom cüzdanının içindekileri gösterdi.
- Tom displayed the contents of his wallet.
Tom küçük bir kutu açtı ve içindekileri masaya boşalttı.
- Tom opened the small box and emptied the contents on the table.
O onun içeriklerinin kutusunu boşalttı.
- He emptied the box of its contents.
Kutunun üzerindeki etiket, içerikle eşleşmiyor.
- The label on the box doesn't match the contents.
Lütfen içeriği gözden geçiriniz ve herhangi uygun bir geri bildirim veriniz.
- Please review the contents and provide any appropriate feedback.
Google'ın tüm web arama geçmişinizi tuttuğunu ve size reklam sunmak için e-postalarınızın içeriğine baktığını biliyor muydunuz?
- Did you know that Google keeps a history of all your web searches and looks at the contents of your emails to provide you advertising?
I always start a book by reading the dustjacket and the contents before I really dig in to the content itself.