Onun odasına girdiğimde, golf oynadığı yirmi yıl süresince kazandığı çok sayıda kupayı bana gösterdi.
- When I went into his room, he showed me the numerous trophies he had won during the twenty years he had played golf.
Gökyüzünde çok sayıda yıldız görünüyordu.
- Numerous stars were visible in the sky.
Aşıklar sayısız mektup alışverişinde bulundular.
- The lovers exchanged numerous letters.
Tom sayısız kanunu çiğnedi.
- Tom broke numerous laws.
Diğer birçok dava bekliyor.
- Numerous other lawsuits are pending.
Onu birçok kez yaptım.
- I've done that numerous of times.
Kyoto'da çok sayıda üniversite var.
- There are numerous universities in Kyoto.
Umutlu olmak için çok sayıda sebep var.
- There are numerous reasons to be hopeful.