completely, entirely

listen to the pronunciation of completely, entirely
Английский Язык - Турецкий язык
hepten
tümden
quite
epey

Tom Mary'den epeyce yaşlı. - Tom is quite a bit older than Mary.

Epeyce yer ziyaret ettik. - We visited quite a few places.

quite
pek

Aslında pek emin değilim. - Actually, I'm not quite sure.

Onun pek çok arkadaşı var. - He has quite a few friends.

quite
oldukça

Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim. - Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.

Oldukça yorgun görünüyordu. - He looked quite tired.

quite
tamamen

Sizinle tamamen aynı fikirde değilim. - I do not quite agree with you.

Tom hâlâ oyunun kurallarını tamamen öğrenmemişti. - Tom still hasn't quite learned the rules of the game.

quite
elbette
quite
tam

Sizinle tamamen aynı fikirde değilim. - I don't quite agree with you.

Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı. - He looked confident but his inner feelings were quite different.

quite
gayet

Saat 2.30'a kadar niçin işi bitirtmek zorunda olduğumuzu Tom gayet net açıkladı. - Tom made it quite clear why we had to have the job finished by 2:30.

Tom sandalyeyi gayet rahat buldu. - Tom found the chair quite comfortable.

quite
az çok
quite
gerçekten

Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim. - Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.

Ben, gerçekten ödeme için hazırım. - I am quite ready for payment.

quite
asude
quite
tam olarak

Sonuçtan tam olarak memnun değiliz. - We are not quite satisfied with the result.

O tasarımcının adını tam olarak anlamadım. - I didn't quite catch the name of that designer.

quite
büsbütün

Bilgisayarlarla büsbütün evdedir. - He is quite at home with computers.

Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük. - Quite frustrated, we saw our dreams disappear.

quite
(ünl.) Aynen öyle.Doğru
quite
cüda
quite
hayli

Bir hayli öğrenci bugün yok. - Quite a few students are absent today.

O, bu sabah bir hayli mektup aldı. - He received quite a few letters this morning.

quite
tümüyle
quite
bir dereceye kadar
quite
(zarf) tamamen, tam olarak, bütünüyle, iyice, oldukça, epey, bayağı, su katılmadık, pek, gerçekten, büsbütün, elbette
quite
dili epey
Английский Язык - Английский Язык
{a} quite
to the full
completely, entirely
Избранное