New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.
- Compared to New York, Tokyo is a much safer place.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Düşünmek kıyaslamaktır.
- To think means to compare.
Karşılaştırma yapmak gerçekten zor.
- It's really tough to compare.
Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
- Compare your translation with the one on the blackboard.
Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
- Your achievements cannot be compared with mine.
Kendini onlarla kıyaslama.
- Don't compare yourself to them.
Anne! Benimle Sam'i kıyaslama!
- Mum! Don't compare me with Sam!
We compare good as good, better, best.
A sapling and a fully-grown oak tree do not compare.
Astronomers have compared comets to dirty snowballs.
You can't compare my problems and yours.
... question, which may very well be, how does it compare to the ...