Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
Cüzdanımda daha fazla para yok.
- I have no more money in my wallet.
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
- Tom reads more books than anyone else I know.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Good health is more valuable than anything else.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
- All languages are equal, but English is more equal than the others.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Daha fazla bir şey var mı?
- Is there something more?
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more you can do for me.