O bir topluluk aktivisti.
- She is a community activist.
O, yerel topluluklarında bir sorundu.
- It was a problem in their local community.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.
Tom'un ölümü halkı şok etti.
- Tom's death shocked the community.
Global toplumun bir parçasıyız.
- We live in a global community.
Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.
- Tom's sentence was 25 hours of community service.