Makalenin üç sütunu vardı.
- The article had three columns.
İftira niteliğindeki sütun hâlâ önceden bahsedilen gazetenin internet sitesinde okunabilir.
- The libelous column can still be read on the website of the previously mentioned newspaper.
Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
Sami, gazetedeki sütununu okuyan birinden bir e-posta aldı.
- Sami got an e-mail from a person who read his column in the newspaper.
Makalenin üç sütunu vardı.
- The article had three columns.
Tom'un köşe yazısı haftalık olarak çıkıyor.
- Tom's column appears weekly.
Şu adam bir gazete köşe yazarı.
- That man is a newspaper columnist.
Rakamları bu sütuna ekleyin.
- Add up this column of figures.
Tom'un köşe yazısı haftalık olarak çıkıyor.
- Tom's column appears weekly.
Makalenin üç sütunu vardı.
- The article had three columns.
Her zaman onun makalesini okumaya meraklıyım.
- I'm always interested in reading his column.
His initial foray into print media was as the author of a weekly column in his elementary-school newspaper.
Each column inch costs $300 a week; this ad is four columns by three inches, so will run $3600 a week.
It was too hard to read the text across the whole page, so I split it into two columns.