Tom korkunç bir ağrısına rağmen bugün bütün sınıflarına öğretti.
- Tom taught all his classes today, even though he had a terrible headache.
Sınıflara henüz kayıt olmadım.
- I haven't registered for classes yet.
Sözlük mü satın alacaksınız?
- Are you going to buy a dictionary?
Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
- Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
Bu sınıfta kırk öğrenci var.
- There are 40 pupils in this class.
Lütfen sınıfta koşmayın.
- Please don't run in the classroom.
Matematik dersi iyidir.
- The mathematics class is good.
Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız.
- You must not speak Japanese during the class.
Sami derslikten çıktı.
- Sami came out of the classroom.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.
- The librarian classified the books according to subject.
İlk İtalyanca kursumuza hoş geldiniz.
- Welcome to our first class in Italian.
Şu anda bir Almanca kursuna yazılacağım.
- I'm going to sign up for a German class right now.
Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın? Arapça 5. seviye.
- Which language class are you taking this semester? Arabic Level 5.
Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.
- Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread.
Ne kadar pahalı olursa olsun, o klasik arabayı almak istiyorum.
- I want to get that classic car no matter how expensive it is.
Ben klasik müziği sevmiyorum.
- I don't like classical music.
Burjuva terimi hem orta hem de üst sınıflara bir hakaret olarak kullanılabilir.
- The term bourgeois can be used as an insult by both the lower and the upper classes.
Ders başlamadan önce sana sarılmak istedim ama bir eş cinsel gibi görünmek istemedim.
- I wanted to hug you before class started, but I didn't want to look like a lesbian.
Tom cinsel eğitim dersi sırasında uykuya daldı.
- Tom fell asleep during sex ed class.
O, orta tabakadandır.
- He comes from the middle class.
Burada yaşayan insanlar üst tabakaya aittir.
- The people living here belong to the upper class.
Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.
- He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.
O klasik ya da folk, her türlü enstrümanı çalabilir.
- She can play all kinds of instruments, classical or folk.
Ben hiç birinci mevkide uçmadım.
- I've never flown first class.
Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
Tek başına mı yoksa bir grupla birlikte mi egzersiz yapmayı seversin?
- Do you like to exercise alone or with a class?
Apologizing for losing your temper, even though you were badly provoked, showed real class.
This word has a whole class of metaphoric extensions.
Magnolias belong to the class Magnoliopsida.
I used to fly business class, but now my company can only afford economy.
It is the class of Italian bottled waters.
... all all social classes sharing ...
... debt burdens from taking those classes as if I had just walked ...