Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Tom kendi seçimlerini yapıyor.
- Tom makes his own choices.
Tom'un bu bu meselede bir tercihi yok.
- Tom has no choice in this matter.
Tercih zevk meselesidir.
- Choice is a matter of taste.
Onların gitmekten başka seçenekleri yoktu.
- They had no choice but to leave.
Başka seçenek görmüyorum.
- I see no other choice.
Hiç kimse seçime karşı çıkmadı.
- No one opposed the choice.
Tom Mary'nin doğru seçim yaptığını düşünüyor.
- Tom thinks Mary made the right choice.
Tom'a hiçbir alternatif sunmadım.
- I gave Tom no choice.
Sanırım alternatifimiz yok.
- I suppose we have no choice.
Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
Tom'un onun istediğini Mary'ye vermekten başka çaresi yoktu.
- Tom had no choice but to give Mary what she asked for.
Sana bir seçme hakkı veriyoruz.
- We're giving you a choice.
Bana bu konuda seçme hakkı bırakmıyorsun.
- You leave me no choice in the matter.
Sana bir seçme hakkı veriyoruz.
- We're giving you a choice.
Bana bu konuda seçme hakkı bırakmıyorsun.
- You leave me no choice in the matter.
O mükemmel bir seçim.
- That's an excellent choice.
... good choices and alternatives to Google Readers. ...
... excellent vendors of Android choices for you in London from ...