Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.
- A childhood illness left her blind.
Geçen Haziran Yumiko, bir çocukluk arkadaşıyla evlendi.
- Yumiko married a childhood friend last June.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.