I'll answer for this man's honesty.
- Ben bu adamın dürüstlüğü için cevap vereceğim.
Tom has a lot to answer for.
- Tom cevap vermek için çok şeye sahip.
I'm sorry that I didn't reply sooner.
- Daha kısa sürede cevap vermediğim için üzgünüm.
I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
- Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
My prayer was answered.
- Benim duama cevap verildi.
Tom kept trying to call Mary, but she never answered her phone.
- Tom Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
The quality of higher education must answer to the highest international standards.
- Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
Larry Ewing doesn't answer me.
- Larry Ewing bana cevap vermiyor.