O, İngilizce konuşabilir, elbette.
- She can speak English, of course.
Sana yardım edeceğim, elbette.
- I will help you, of course.
Ne istersen yapabilirsin tabii ki de.
- You can do whatever you want to, of course.
Tabii ki de savaşa karşıyım.
- I am against the war, of course.
Tabii ki de savaşa karşıyım.
- I am against the war, of course.
Ne istersen yapabilirsin tabii ki de.
- You can do whatever you want to, of course.
Ben, elbette, savaşa karşıyım.
- I am against the war, of course.
Elbette o testi geçti.
- Of course she passed the test.
Ne istersen yapabilirsin tabii ki de.
- You can do whatever you want to, of course.
Tabii ki de savaşa karşıyım.
- I am against the war, of course.
Şüphesiz gidersen sorun değil.
- Of course it's not a problem if you go.
Tom, şüphesiz, çok yorgundu.
- Tom was, of course, very tired.