Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.
- Tom ran like crazy to catch up with Mary.
O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.
- She ran very fast to catch up with the other members.
Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.
- I should try to catch up with Tom.
Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
- She has to study hard and catch up with everybody in her class.
Onu yakalamak için mümkün olduğu kadar hızlı koştum.
- I ran as fast as possible to catch up with her.
Tom, Mary'yi yakalamak için koştu.
- Tom ran to catch up to Mary.
Daha sonra size yetişirim.
- I'll catch up with you later.
Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim.
- You walk on and I will catch up with you later.
Büyük bir aileyi geçindirmenin sıkıntıları onunla arayı kapatmak için başlıyor.
- The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.
Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
- She has to study hard and catch up with everybody in her class.
Onu yakalamak için mümkün olduğu kadar hızlı koştum.
- I ran as fast as possible to catch up with her.
Tom her zaman sınıfta uyuyor. Neredeyse o sadece uykusunu tamamlamak için okula gidiyor gibi görünüyor.
- Tom is always sleeping in class. It almost seems like he goes to school just to catch up on his sleep.
Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın.
- You have to study hard to catch up with your class.
Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.
- Tom ran like crazy to catch up with Mary.
O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.
- She ran very fast to catch up with the other members.
... - MILTON, ARE YOU COMING? - YEAH, I'LL CATCH UP WITH YOU GUYS IN A SECOND. ...
... grow fast enough, long enough, there’s no longer for you to catch up. With standards ...