Tom çok umursamazdı, değil mi?
- Tom was very reckless, wasn't he?
Tom umursamaz oluyor, değil mi?
- Tom is being reckless, isn't he?
Onun ona güvenmesi pervasızdı.
- It was reckless of her to trust him.
Pervasızca sürerek kendini öldürdü.
- He killed himself by driving recklessly.
Geçen yıl bir kaza atlattı ama yine de dikkatsizce araç kullanıyor.
- He survived an accident last year, but still drives recklessly.
O dikkatsiz araç kullanmaktan hoşlanır.
- He gets a kick out of reckless driving.