Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin. Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum.
- You probably wouldn't like going camping with me. You're wrong. In fact, I think I'd like that very much.
Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.
- Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone.
Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.
- My father suggested that we should go camping.
Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin. Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum.
- You probably wouldn't like going camping with me. You're wrong. In fact, I think I'd like that very much.
Geçen yaz kampa gittim.
- I went camping last summer.
Tom, John ve Mary ile kampa gitmenin eğlenceli olacağına karar verdi.
- Tom decided that it would be fun to go camping with John and Mary.
Hem Tom hem de Mary kamp yapmaktan hoşlanıyor.
- Both Tom and Mary like camping.
Nehrin yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değildir.
- Camping so near the river isn't a good idea.
Burası kamp kurmak için iyi bir yerdir.
- This is a good place to camp.
Bu, kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- This looks like a good spot to set up camp.
Geçen yaz kampa gittim.
- I went camping last summer.
Ben ailemle birlikte kampa gittim.
- I went camping with my family.
Tatil boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there over the holiday.
Bir hafta boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there for a week.
Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.
- I camped near the ruins of an abandoned village.
Bu kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
- This looks like a good spot to camp.
Konaklamak için yeterli yerleri yok.
- They don't have enough room to camp.
Don't camp up your performance of Malvolio in Twelfth Night this time.
We're planning to camp in the field until Sunday.
Go and camp the flag for the win.