Kafeteryada çalışmak istiyorum.
- I'd like to work at the cafeteria.
O öğle yemeğini bir kafeteryada yer.
- He eats lunch at a cafeteria.
Kafeteryada bir fincan kahve içerken sohbet ediyorlar.
- They are talking over a cup of coffee in the cafeteria.
Bir kafede kahve içiyorum.
- I am drinking coffee at a cafe.
Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
- There is a small brown dog under that table.
Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.
- The leaves turn brown in the autumn.
... network or an external drive. So I walk into an Internet cafe, and there's an OS running ...
... thumbdrive. Now the cafe owner's operating system gets parked. I can't see inside it. ...