Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük.
- We walked through thick bushes.
Tom bazı çalılıklarda saklanıyordu.
- Tom was hiding in some bushes.
Kedi çalıların içinde gizlenmiş yatıyordu.
- The cat lay hidden in the bushes.
Eldeki serçe çalılıktaki keklikten iyidir.
- A bird in the hand is worth two in the bush.
Evimizin önünde birkaç gül fidanı var.
- We have some rose bushes in front of our house.
Tom Mary'nin çalılıklarda saklandığını fark etmedi.
- Tom didn't notice Mary hiding in the bushes.
Tom bazı çalılıklarda saklanıyordu.
- Tom was hiding in some bushes.
The bush vote; bush tucker; bush aristocracy.
The way that pitcher showed up the batter after the strikeout was bush.
They're supposed to be a major league team, but so far they've been bush.
On hatching, the chicks scramble to the surface and head bush on their own.