I found this book very interesting.
- Bu kitabı çok enteresan buldum.
Scientists haven't found a cure for cancer yet.
- Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.
I had great difficulty in finding my ticket at the station.
- İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
Ann can't find a job.
- Ann, bir iş bulamıyor.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
The detective used a magnifier to find some clues.
- Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.
The detective found absolute proof of the man's guilt.
- Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.