She was washing the dishes.
- O, bulaşıkları yıkıyordu.
I am doing the dishes.
- Bulaşıkları yıkıyorum.
Tom often leaves dirty dishes in the sink.
- Tom kirli bulaşıkları çoğunlukla lavaboda bırakır.
Tom hadn't washed dishes in a week, so the sink was full of dirty dishes.
- Tom bir hafta içinde bulaşıkları yıkamadı, bu yüzden lavabo kirli tabaklarla doluydu.
Tom rinsed off the plates and put them into the dishwasher.
- Tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.
Did the dishwasher work?
- Bulaşık makinesi çalıştı mı?
Tom put the dishes in the dishwater.
- Tom bulaşıkları bulaşık suyuna koydu.
This coffee tastes like dishwater.
- Bu kahvenin tadı bulaşık suyu gibi.
Tom wiped the glass with a dishcloth.
- Tom bardağı bir bulaşık beziyle sildi.
The coffee tastes like wash water.
- Kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.
I want to wash up a little.
- Biraz bulaşık yıkamak istiyorum.
Tom doesn't like washing dishes.
- Tom bulaşık yıkamayı sevmez.
She always got out of washing-up.
- O, her zaman bulaşık yıkamaktan kaytarırdı.
I'm doing the dishes.
- Bulaşıkları yıkıyorum.
Let me help you with the dishes.
- Sana bulaşıkları yıkamanda yardım edeyim.
I want to wash up a little.
- Biraz bulaşık yıkamak istiyorum.