Dünya bir kitaptır, gezmeyenler sadece bir sayfasını okurlar.
- Die Welt ist ein Buch, und die, die nicht reisen, lesen nur eine Seite.
Ben kitapları okumayı severim.
- Ich lese gerne Bücher.
Dün okuduğum kitap çok ilginçti.
- Das Buch, das ich gestern gelesen habe, war sehr interessant.
Kitap yapım aşamasında.
- Das Buch ist im Entstehen begriffen.
Yarın akşam için dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book a table for four for tomorrow night.
Otelde bir oda ayırtmak zorundayım.
- I have to book a hotel room.
Onları temiz tutmak şartıyla sana elimdeki kitapları ödünç vereceğim.
- I will lend you the books, which I have at my disposal, on condition that you keep them clean.
Keşke yeni basılmış kitapların bir listesini yapsan.
- I wish you would make a list of the newly published books.
Eğer kitapların listesi çok uzunsa lütfen bütün yabancı kitapları dışarıda bırak.
- If the list of books is too long, please leave out all foreign books.
Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar
- Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.
Tom defter tutma metodumuzu benimsedi.
- Tom adopted our method of bookkeeping.
Adres defterimi odamda bıraktım.
- I left my address book in my room.
Bu raflar birçok kitabı destekleyemez.
- These shelves cannot support so many books.
I can book tickets for the concert next week.
They booked that message from the hill.
I have three copies of his first book.
The top three students had a bet on which one was going to book their intellectual property class.
She opened the book to page 37 and began to read aloud.