Ben kitapları okumayı severim.
- Ich lese gerne Bücher.
Bu kitap okumaya değer.
- Dieses Buch ist lesenswert.
Kitap için on dolar ödedim.
- Ich habe zehn Dollar für das Buch bezahlt.
Kitap yapım aşamasında.
- Das Buch ist im Entstehen begriffen.
Bir oda ayırtmak istiyorum.
- I would like to book a room.
Otelde bir oda ayırtmak zorundayım.
- I have to book a hotel room.
Onları temiz tutmak şartıyla sana elimdeki kitapları ödünç vereceğim.
- I will lend you the books, which I have at my disposal, on condition that you keep them clean.
Eğer kitapların listesi çok uzunsa lütfen bütün yabancı kitapları dışarıda bırak.
- If the list of books is too long, please leave out all foreign books.
Bu, yasaklanmış kitaplar listesinde.
- This is on the list of banned books.
Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar
- Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.
O, defterinde kitaptaki bir resmin kopyesini çizmişti.
- In her notebook, she drew a copy of the picture that was in the book.
Tom küçük siyah defterine Mary'nin telefon numarasını yazdı.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
Bu raflar birçok kitabı destekleyemez.
- These shelves cannot support so many books.
I can book tickets for the concert next week.
They booked that message from the hill.
I have three copies of his first book.
The top three students had a bet on which one was going to book their intellectual property class.
She opened the book to page 37 and began to read aloud.