Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I've brought you a little something.
O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.
- She brought up the three children alone.
O, anne ve babası tarafından iyi yetiştirildi.
- She was well brought up by her parents.
Onun oğulları uygun şekilde yetiştirilmiş değil.
- His sons are not properly brought up.
İyi bir ailede yetiştirilmiş gibi görünüyor.
- He must have been brought up in a good family.
İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
- The good harvest brought down the price of rice.
İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
- The demand was brought down by increases in imports.
Sami karakola getirildi.
- Sami was brought into the police station.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
... who brought up a question that we hear a lot, both over the Internet and from this crowd. ...
... was the cost? 20 or 25 birds were killed and brought out a migratory bird act to go after ...