brighten up

listen to the pronunciation of brighten up
Английский Язык - Турецкий язык
aydınlanmak
parlatmak
neşelenmek
canlanmak
illuminate
{f} aydınlatmak

Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım. - I use a flashlight to illuminate dark areas.

illuminate
{f} ışıklandırmak
illuminate
tezhipçi
illuminate
aydınlığa kavuşturmak
illuminate
donatmak
illuminate
(Sanat) ışık vermek
illuminate
aydınlat

María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı. - María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.

Gün ışığı ortalığı aydınlatır, acılar da ruhu. - Sun lights the landscape, pain illuminates the soul.

illuminate
{f} (birini/bir konuyu) aydınlatmak
illuminate
{f} aydınlanmak
illuminate
{f} ışıtmak
illuminate
{f} yaldızlı harflerle süslemek
illuminate
(İnşaat) aydınlatma

Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım. - I use a flashlight to illuminate dark areas.

illuminate
{f} (kitabı/yazıyı) tezhip etmek
Английский Язык - Английский Язык
To become brighter
To make cheerful

brighten up a room.

illuminate
brighten up

    Расстановка переносов

    bright·en up

    Турецкое произношение

    braytın ʌp

    Произношение

    /ˈbrītən ˈəp/ /ˈbraɪtən ˈʌp/
Избранное