Yarım saat boyunca denedikten sonra kapıyı kırarak açmayı başardık.
- We succeeded in breaking the door open after trying for half an hour.
Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.
- Tom threw rocks at Mary's window in the middle of the night to get her attention, but he ended up breaking her window instead and Mary's father called the cops.
O onu aldattığını öğrendiğinde öfkesi bir kırılma noktasına ulaştı.
- Her anger reached a breaking point when she found out that he was being unfaithful to her.
Herkesin kırılma noktası var.
- Everyone has their breaking point.
Onu kırmadan kutuyu açamayacağım.
- I will not be able to open the box without breaking it.
Düşman hatlarını kırmayı denedik.
- We attempted breaking the lines of the enemy.
Bu robot yumurtayı kırmadan tutabilir.
- This robot can hold an egg without breaking it.
Aynasını kırdığım için beni bağışladı.
- She forgave me for breaking her mirror.
He is the last man to break his promise.
- Er ist der Letzte, der sein Versprechen brechen würde.
Nobody can break his record.
- Niemand kann seinen Rekord brechen.