brave; bold; courageous

listen to the pronunciation of brave; bold; courageous
Английский Язык - Турецкий язык

Определение brave; bold; courageous в Английский Язык Турецкий язык словарь

tall
uzun

Sen benden daha uzunsun. - You are taller than me.

Kız kardeşim kadar uzunsun. - You are as tall as my sister.

tall
{s} boylu boslu
tall
tallness uzun boyluluk
tall
{s} uzun boylu, uzun: He's 1.7 meters tall. Boyu 1,70
tall
{s} yüksek

Fuji Dağı Japonya'nın en yüksek dağıdır. - Mt. Fuji is Japan's tallest mountain.

Tom yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı. - Tom tried to climb the tall tree.

tall
yükseklik

Bu dağ 3000 metre yüksekliktedir. - This mountain is 3000 meters tall.

Bu dağ ne kadar yüksekliktedir? - How tall is that mountain?

tall
övünerek
tall
abartarak
tall
yüksel

Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi. - The tree was so tall that it towered over the garden wall.

tall
boyunda

Tom yaklaşık altı fit boyunda. - Tom is almost six feet tall.

Yaklaşık 180 santimetre boyundayım. - I am almost 180 centimeters tall.

tall
uzun boylu

Siz ondan daha uzun boylusunuz. - You are taller than she.

Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı. - The tall man wore a pink carnation in his lapel.

tall
{s} abartılı

Böyle abartılı bir hikayeye inanmamı bekleme! - Don't expect me to believe such a tall story.

Английский Язык - Английский Язык
tall
brave; bold; courageous
Избранное