Bir kedi güneşte yatıyor.
- Eine Katze liegt in der Sonne.
Güneş enerjisi çevreyi tehdit etmiyor.
- Sonnenenergie ist keine Gefahr für die Umwelt.
Eskiden sarışın ve yanık tenli olduğuna inanamıyorum.
- I cannot believe you used to be blonde and tanned.
Şu adam çok bronzlaşmış.
- That man is very tanned.
Mary'nin hafifçe bronzlaşmış bir cildi var.
- Mary has a slightly tanned skin.
Eskiden sarışın ve yanık tenli olduğuna inanamıyorum.
- I cannot believe you used to be blonde and tanned.
tanned bodies lying on the beach.
I have to do laundry while it's still sunny.
- Ich muss die Wäsche machen, solange die Sonne noch da ist.
We came with the sun, but left with the rain.
- Wir sind mit dem Regen gegangen, aber mit der Sonne angekommen.