Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Övünmek yok! Bu seni kötü gösterir!
- Don't brag! It makes you sound poorer!
Övünmek için değil ama ben oldukça zekiyim.
- Not to brag, but I'm pretty smart.
Tom kesinlikle çok övünür.
- Tom certainly brags a lot.
Zafer kazanmış olmakla övündü.
- He bragged of having won the victory.
Tom yeni telefonuyla böbürlendi.
- Tom bragged about his new phone.
Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.
- Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
Övünmeyi sevmiyorum ama ben oldukça iyi bir klarnetçiyim.
- I don't like to brag, but I'm a pretty good clarinetist.