boyanmamış

listen to the pronunciation of boyanmamış
Турецкий язык - Английский Язык
uncoloured [Brit.]
unpainted
uncolored
unpolished
undyed
(Tekstil) greige
{s} uncoloured
boya
dye

Tom dyed his hair dark brown. - Tom saçını koyu kahverengine boyadı.

Have you ever dyed your hair? - Saçını hiç boyadın mı?

boya
paint

Why did you paint the bank red? - Neden bankı kırmızıya boyadın?

The paint on the seat on which you are sitting is still wet. - Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.

boya
colour

The snow that fell recently has coloured the mountain white, it is truly beautiful. - Son zamanlarda düşen kar, dağı beyaza boyadı, bu gerçekten güzel.

Tom and Mary coloured some eggs for Easter. - Tom ve Mary Paskalya için birkaç yumurta boyadı.

boya
polish
boya
(Havacılık) coating
boya
tinction
boya
coat

The wall was coated with paint. - Duvar boya ile kaplıydı.

The house looked wonderful with its fresh coat of paint. - Ev taze boya katıyla harika görünüyordu.

boya
{f} dyed

Have you ever dyed your hair? - Saçını hiç boyadın mı?

I dyed my hair blonde. - Saçımı sarıya boyadım.

boya
colouring
boya
primer
boya
paint of
boya
make-up
boya
prov. ink
boya
paint; dye, stain; colour; colouring
boya
of coloring
boya
tint
boya
of colouring (Brit.)
boya
stain

Her shirt was stained with sauce. - Onun gömleği sosla boyandı.

He's laughing at me because my lips are stained with squid ink. - Dudaklarım kalamar mürekkebi ile boyandığı için o bana gülüyor.

boya
deceptive appearance
boya
coloring

We went back to my place and then we started coloring pictures together. - Mekanıma geri döndük ve sonra resimleri beraber boyamaya başladık.

Adult coloring books have become popular recently. - Yetişkin boyama kitapları son zamanlarda popüler hale geldi.

boya
colour [Brit.]
boya
lacquer
boya
blazon
boya
painted

Tom had his house painted last summer. - Tom geçen yaz evini boyattı.

Tom's bicycle was blue before he painted it red. - Tom'un bisikleti o onu kırmızıya boyamadan önce maviydi.

boya
emulsion
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение boyanmamış в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Boya
sıbag
Boya
(Osmanlı Dönemi) DAKAL
boya
Aldatıcı görünüş
boya
Herhangi bir nesnenin renk vermek için veya koruma amaçlı olarak uygulanan kaplama
boya
Yazmak için kullanılan mürekkep
boya
Renk: "Son asır içinde elimizin değdiği her şey gibi, orasını da badana, sarı boya ve kalın çiçeğe boğmuşuz."- F. R. Atay
boya
Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen veya içine katılan renkli madde: "Tırnaklarının boyasını beğenmiyorum."- F. R. Atay
boya
Renk
boya
Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen veya içine katılan renkli madde
boya
(Osmanlı Dönemi) sıbga
boyanmamış
Избранное