The government should finance education more abundantly.
- Hükümet eğitimi daha bol miktarda finanse etmeli.
There are plenty of fresh eggs on the table.
- Masada bol miktarda taze yumurta var.
You promised that there would be plenty of hedgehogs in the village!
- Köyde bol miktarda kirpi olacağına söz verdin!
He had plenty of money for his trip.
- Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı.
You promised that there would be plenty of hedgehogs in the village!
- Köyde bol miktarda kirpi olacağına söz verdin!