boşaltılmış

listen to the pronunciation of boşaltılmış
Турецкий язык - Английский Язык
excreted
voided
boşalt
evacuate

The hotels along the beach were evacuated. - Sahil boyuncaki oteller boşaltıldı.

I don't evacuate them. - Onları boşaltmıyorum.

boşalt
cleanout
boşalt
(Bilgisayar) free
boşalt
(Bilgisayar) drain

The dirty water from the pool was drained, and replaced with clean water. - Kirli su havuzdan boşaltıldı ve temiz su ile değiştirildi.

The plumber pumped out the water in order to drain the pipe. - Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.

boşalt
(Bilgisayar) clear

I've cleared my schedule. - Programımı boşalttım.

Clear the road. It's not safe. - Yolu boşaltın. Güvenli değil.

boşalt
(Bilgisayar) empty

I'm going to empty this cabinet so that you can use it. - Kullanabilmen için bu dolabı boşaltacağım.

Empty the car so we can use it. - Arabayı boşaltın, böylece onu kullanabilelim.

boşalt
make empty
boşalt
{f} handling
boşalt
{f} uncharged
boşalt
clear out
boşalt
pour

The crowd poured out of the auditorium. - Kalabalık konferans salonunu boşalttı.

She poured boiling water into the cup. - Kaynayan suyu bardağa boşalttı.

boşalt
{f} void
boşalt
{f} pouring
boşalt
{f} teeming
boşalt
drain down
boşalt
{f} dump

These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated. - Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.

Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table. - Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.

boşalt
make hollow
boşalt
{f} voiding
boşalt
make void
boşalt
clean out
boşalt
{f} evacuating
boşalt
{f} discharge

A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply. - Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.

boşalt
unload

It'll take some time to finish unloading the truck. - Kamyonu boşaltmayı bitirmek biraz zaman alacak.

Tom unloaded the car. - Tom arabayı boşalttı.

boşalt
(Biyoloji) excrete
boşalt
vacate

We need to vacate the house by the end of the month at the latest. - En geç ayın sonuna kadar evi boşaltmamız gerekiyor.

boşaltılmış
Избранное