The harbor can be blocked.
- Liman bloke edilebilir.
Food shipments were blocked.
- Gıda sevkiyatı bloke edildi.
I wrote the phone number on the writing pad.
- Onun telefon numarasını bloknota yazdım.
Lend me a memo pad or something.
- Bana bir bloknot ya da başka bir şey ver.
Tom walked around the block in his ugg boots.
- Tom ugg botlarıyla blok etrafında yürüdü.
She lives a block away and her name is Susan.
- O, bir blok ötede yaşıyor ve onun adı Susan.
He quickly made friends with the new boy on the block.
- O, bloktaki yeni bir çocukla çabucak arkadaş oldu.