Georgina kanayıncaya kadar dudaklarını ısırdı.
- Georgina bit her lips until they bled.
Kanayıncaya kadar dilimi ısırdım.
- I bit my tongue until it bled.
Kesildiğim zaman kolayca kanarım.
- I bleed easily when I am cut.
Bir kaza oldu. Bir adam yaralandı. Aşırı kanaması var.
- There's been an accident. A man is hurt. He's bleeding badly.
The company was bleeding talent.
He was a devoted Vikings fan: he bled purple.
And so Sir Trystrames bledde bothe the over-shete and the neyther-shete, and the pylowes and the hede-shete.
... The Op Ed page has bled off into the news page. ...