Ölen yapraklarını atan ağaç gibi ol.
- Sei wie ein Baum und lasse die toten Blätter fallen.
Yapraklar sonbaharda dökülür.
- Im Herbst fallen die Blätter.
Kuru bir yaprak yere düştü.
- A dead leaf fell to the ground.
Bir yaprak gibi titriyordu.
- She trembled like a leaf.
Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.
- We don't eat enough leafy vegetables.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Oğlum bugünlerde karşılık vermiyor, o yeni bir sayfa açmış olmalı.
- My son doesn't talk back these days; he must have turned over a new leaf.
Hayatında beyaz bir sayfa açtı.
- He turned over a new leaf in life.