Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
- Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
Unity is better than disunity.
- Birlik, ayrılıktan daha iyidir.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
Many Union soldiers were killed or wounded.
- Birçok Birliki askeri öldürüldü veya yaralandı.
The Union army shelled the city.
- Birlik ordusu şehri bombaladı.
In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
- Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
The force held out bravely against their enemy's attacks.
- Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
Unity is better than money.
- Birlik paradan daha iyidir.
The main idea in his speech was unity.
- Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
- Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
Fadil discovered the car with Layla's dead body inside.
- Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.
He came in company with his mother.
- Şirkete annesiyle birlikte geldi.
Tom has only been with our company for three months.
- Tom sadece üç aydır firmamızla birlikte.
He is commander of our troops.
- O, bizim birliklerin komutanıdır.
The general inspected the troops.
- General birlikleri denetledi.
I served in the intelligence corps.
- Ben istihbarat birliklerinde görev yaptım.
Tom is swimming with his kids in the pool.
- Tom, çocuklarıyla birlikte havuzda yüzüyor.
I saw Tom and Mary at a party together.
- Tom ve Mary'yi bir partide birlikte gördüm.
She was supposed to attend the party with him.
- Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu.
We went to college together.
- Birlikte üniversiteye gittik.
Tom and I used to hang out together when we were in college.
- Kolejdeyken Tom ve ben birlikte takılırdık.
I went to school with your brother.
- Erkek kardeşinle birlikte okula gittim.
We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.
- Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.
British troops held that area.
- İngiliz birlikleri o alanı zorla işgal ediyorlar.
Additional troops were needed.
- Takviye birliklere ihtiyaç vardı.