birisi

listen to the pronunciation of birisi
Турецкий язык - Английский Язык
somebody

There's somebody coming up the stairs. - Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.

I'm sure he's going to be somebody someday. - Onun bir gün birisi olacağından eminim.

someone

I think that someone went there. - Sanırım birisi oraya gitti.

Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life. - Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

one (of them); somebody, someone
(Konuşma Dili) be on
any

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

one of them

Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them. - Karının seçimlerine hiç gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.

One of them will have to go. - Onlardan birisi gitmek zorunda kalacak.

one

One should not say bad words. - Birisi kötü kelimeler söylememeli.

There were two people in it, one of her girl students and a young man. - Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.

particular person
anyone

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

Tom doesn't have time right now to talk to anyone. - Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.

anybody

I don't think Tom killed anybody. - Tom'un birisini öldürdüğünü sanmıyorum.

Anybody can solve that problem. - Birisi o problemi çözebilir.

biri
somebody

Somebody has broken this dish. - Biri bu tabağı kırdı.

There's somebody coming up the stairs. - Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.

biri
one

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

biri
{i} cookie

I'd like to try one of those cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.

I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies. - Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.

biri
any

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

You may choose any of them. - Onlardan herhangi birini seçebilirsin.

biri
one of

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

biri
anyone

Anyone could do that. - Herhangi biri onu yapabilir.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

biri
soul

Does anyone have a soul? - Herhangi biri bir ruha sahip midir?

There's not a living soul around here. - Buralarda yaşayan biri yok.

biri
first

It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now? - Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?

Someone has ripped out the first three pages of this book. - Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.

hiç birisi
none
biri
someone

Someone has ripped out the first three pages of this book. - Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.

Don't challenge someone who has nothing to lose. - Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.

biri
in one

Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident. - Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.

Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up. - Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.

biri
of one

His face reminded me of one of my friends in my senior high school days. - Onun yüzü bana lise günlerimdeki arkadaşlarımdan birini hatırlatıyor.

The solution of one may prove to be the solution of the other. - Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.

biri
one of them

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

One of them is a spy. - Onlardan biri bir casus.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
her birisi
each one
herhangi birisi
anyone, anybody
Английский Язык - Английский Язык

Определение birisi в Английский Язык Английский Язык словарь

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
Турецкий язык - Турецкий язык
Bilinmeyen bir kimse
Bilinmeyen bir kimse: "Birisi sezecek olsa, kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı."- E. Bener
birisi boş olmak
Evlilik birliği sona ermek, boşanmak
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında, belirtenin hor görüldüğünü anlatır
biri
Bilinmeyen bir kimse: "İhtimal hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi."- O. S. Orhon
biri
Bir tanesi: "Vagonun birine binip bölmelerden birine yerleşti."- M. Ş. Esendal
biri
Bir tanesi
biri
Bilinmeyen bir kimse
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında belirtenin hor görüldüğünü anlatır