You live next to somebody I work with.
- Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
Tom sat down next to someone he didn't know.
- Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
We heard somebody shout.
- Birinin bağırdığını duyduk.
As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
- Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
Televizyon ilettigi bilgilerle insanlari kontrol altinda tutmakla beraber istedigi yöne cekebiliyor.
I'd like you to try one of these cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemeni istiyorum.
I'm sure Tom wouldn't mind if you ate one of the cookies he baked this afternoon.
- Bu öğleden sonra pişirdiği kurabiyelerden birini yesen Tom'un umursamıyacağından eminim.
You may choose any of them.
- Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
- Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Anyone can cultivate their interest in music.
- Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
I don't have a soul, and neither does anyone else.
- Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.
Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
- Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
Let's draw lots to decide who goes first.
- Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey.
- Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
- Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.
Don't challenge someone who has nothing to lose.
- Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
- Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
Here is a sample of the work of one of our workmen.
- İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.
Books are the offspring of one's mind.
- Kitaplar birinin aklının ürünleridir.
If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
- İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.
There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.