birini

listen to the pronunciation of birini
Турецкий язык - Английский Язык
to somebody

You live next to somebody I work with. - Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun

to someone

Tom sat down next to someone he didn't know. - Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.

biri
somebody

We heard somebody shout. - Birinin bağırdığını duyduk.

As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead. - Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.

biri
one

Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook. - Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

birini arabayla götürmek
give somebody a lift
birini bilgilendirmek
keep someone posted
birini dövmek
(Argo) lay into
birini içeriye götürmek
take someone in
birini taksiyle götürmek
taxi
birini yakalamak
to grab someone
birini yakalamak
to catch someone
birini ekmek
standing somebody up - "I waited almost an hour but she didn't come, She stood me up."to bail out on someoneto sell out someoneto sell out someone down the riverto dog someone
birini istediği yöne çekmek
steer

Televizyon ilettigi bilgilerle insanlari kontrol altinda tutmakla beraber istedigi yöne cekebiliyor.

birini satmak
standing somebody up - "I waited almost an hour but she didn't come, She stood me up."to bail out on someoneto sell out someoneto sell out someone down the riverto dog someone
birini bekletmek
keep smb. waiting
birini düzeltmek
set someone right
birini hızla götürmek
whirl someone off
birini hızla götürmek
whirl someone away
biri
{i} cookie

I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies. - Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.

I'd like to try one of those cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.

biri
any

Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me? - Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?

You may choose any of them. - Onlardan herhangi birini seçebilirsin.

aldatmak (birini)
take someone in
biri
one of

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

biri
anyone

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

Well, yes, but I don't want anyone to know. - Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.

biri
soul

There's not a living soul around here. - Buralarda yaşayan biri yok.

Does anyone have a soul? - Herhangi biri bir ruha sahip midir?

biri
first

When meeting a person for the first time, keep the conversation light. - Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.

Someone has ripped out the first three pages of this book. - Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.

fidye için birini kaçırmak
kidnap
indirmek (birini)
put someone down
içermek (birini)
take someone in
kapsamak (birini)
take someone in
sevmek (birini veya bir şeyi)
care for
biri
someone

Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life. - Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

biri
in one

Tom bought a bag of apples and he ate a third of them in one day. - Tom bir çanta elma satın aldı ve bir günde bunların üçte birini yedi

Tom parked in one of the empty spaces in front of the library. - Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.

biri
of one

Books are the offspring of one's mind. - Kitaplar birinin aklının ürünleridir.

One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond. - Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.

beklemek (birini sürpriz vb)
be in store for
biri
one of them

There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them. - İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.

One of them is a spy. - Onlardan biri bir casus.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
onda birini öldürme
decimation
otelde birini komiyle çağırttırmak
page
rahatsız etmek (birini)
bother with
sigaranın birini söndürmeden diğerini yakmak
chain smoke
sigortaya başka birini daha katmak
reinsure
tavlamak (birini)
steal one's heart
valizim için lütfen birini yollar mısınız
Please send someone for my baggage
Английский Язык - Английский Язык

Определение birini в Английский Язык Английский Язык словарь

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
Турецкий язык - Турецкий язык
Английский Язык - Турецкий язык

Определение birini в Английский Язык Турецкий язык словарь

birini bir yere bırakmak
Drop someone to somewhere
birini havaalanından uğurlamak
send sb off at the airport
birini istediği yöne çekmek
direct