birbiriyle

listen to the pronunciation of birbiriyle
Турецкий язык - Английский Язык
with one another

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ayrıca yaşlıların birbiriyle kaynaşabilmeleri ve Amerikan yaşamında aktif katılımcılar olarak kalabilmeleri için çok sayıda gruplar kurulmuştur.

inter-
inter

The sentence is capable of two interpretations, of which the first is the exact opposite of the other. - Cümleyi birbiriyle zıt iki farklı biçimde çevirmek mümkün.

I thought you might be interested to know that Tom and Mary have quit dating each other. - Tom ve Mary'nin birbiriyle çıkmaktan vazgeçtiğini bilmekle ilgilenebileceğini düşündüm.

birbiriyle alakalı
interrelated
birbiriyle aynı
identical
birbiriyle geçinmek
get on
birbiriyle ilgisi
correlate
birbiriyle ilişkili
interrelated
birbiriyle iyi gitmemek
clash
birbiriyle mücadele etmek
clash
birbiriyle rekabet eden
rival
birbiriyle kılıçlaşmak
swords with each other to become
birbiriyle alakalı olmak
interrelate
birbiriyle bağlantılı olma
interrelatedness
birbiriyle boy ölçüşmek
pit one person against another
birbiriyle değiştirilebilme
interchangeableness
birbiriyle değiştirilemezlik
unexchangeability
birbiriyle haberleşmek
intercommunicate
birbiriyle karıştırılmış
intermixed
birbiriyle konuşmak
speak to each other
birbiriyle mücadele eden
waging
birbiriyle mücadeleye sokmak
(Politika, Siyaset) pit one against another
birbiriyle yarışmak
pit one thing against another
birbiriyle yarışmak
pit one person against another
birbiri
one another

It is our duty to help one another. - Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.

We helped one another. - Birbirimize yardımcı olduk.

geçinmek (birbiriyle)
get along
birbiri
each other

We don't know each other. - Biz birbirimizi tanımıyoruz.

My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it! - Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.

birbiri
each other, one another
birbiri
{f} interconnected

Everything is interconnected. - Her şey birbirine bağlıdır.

Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected. - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

herkesin birbiriyle karşılaştığı turnuva
round robin
herkesin birbiriyle karşılaştığı turnuva
robin
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение birbiriyle в Турецкий язык Турецкий язык словарь

BiRBiRi
Biri diğerinin yanı sıra
BiRBiRi
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu: "O zaman on dört paşa, büyük, hudutsuz bir hayret içinde İzzet Paşa'nın, sonra da birbirlerinin yüzüne baktılar."- N. S. Örik
birbiri
Karşılıklı olarak biri ötekini, öteki de onu
birbiriyle
Избранное