Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
- Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
Our plan has lots of advantages.
- Planımızın bir sürü avantajı var.
Tom's got heaps of friends.
- Tom'un bir sürü arkadaşı var.
There are a lot of factories in Kawasaki.
- Kawasaki'de bir sürü fabrika var.
There are a lot of beautiful places in Japan.
- Japonya'da bir sürü güzel mekân var.
There are a lot of factories in Kawasaki.
- Kawasaki'de bir sürü fabrika var.
I have a lot of friends.
- Bir sürü arkadaşım var.
I buy loads of stuff at that store.
- Ben o mağazada bir sürü şey alırım.
I have loads of things to do.
- Yapacak bir sürü işim var.
There are tons of cat photos on the internet.
- İnternette bir sürü kedi fotoğrafları var.
I know tons of jokes.
- Bir sürü fıkra bilirim.
Tom's got heaps of friends.
- Tom'un bir sürü arkadaşı var.
A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
- Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.
There are lots of people who don't have any idea about that.
- Bunun hakkında fikri olmayan birsürü insan var.