bir çok

listen to the pronunciation of bir çok
Турецкий язык - Английский Язык
quite a few
umpteen
a far
a lot of

A lot of students look up to Mr Brown. - Bir çok öğrenci Bay Brown'a saygı duyuyor.

Recently, there's been a lot of talk about distance education. - Son zamanlarda, uzaktan eğitim hakkında bir çok konuşma vardı.

many to one
birçok
a lot of

A lot of English words are derived from Latin. - Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.

She saw a lot of animals on the road. - Yolda birçok hayvan gördü.

birçok
many

John drank many bottles of wine. - John birçok şişe şarap içti.

There are many beautiful parks in London. - Londra'da birçok güzel park vardır.

bir çok bakımdan
in many directions
bir çok kere
umpteen times
bir çok yere gönderilmek üzere yazılmış
encyclic
bir çok yere gönderilmek üzere yazılmış
encyclical
birçok
deuced
birçok
manifold
birçok
multiple

This book is written in multiple languages. - Bu kitap birçok dilde yazılmıştır.

Tom has been shot multiple times. - Tom birçok kez vuruldu.

birçok
lot

Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website. - 354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.

She saw a lot of animals on the road. - Yolda birçok hayvan gördü.

birçok
a lot

A lot of clients come to the lawyer for advice. - Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.

Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website. - 354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.

birçok
a great deal of

Television has a great deal of influence on society. - Televizyonun toplum üzerine birçok etkisi vardır.

bir çok kez
more than once
birçok
numerous

There are numerous theories about the origin of life. - Hayatın kökeniyle ilgili birçok teori var.

Numerous other lawsuits are pending. - Diğer birçok dava bekliyor.

birçok
lots of

Lots of girls like Tom. - Birçok kız Tom'u sever.

He has written lots of books about his experience abroad. - Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.

birçok
a good deal
birçok
a good

There were a good many candidates for the position. - Pozisyon için birçok iyi adaylar vardı.

A good many people were there. - Birçok kişi oradaydı.

birçok
(deyim) a hell of a lot
birçok
several

The fight resulted in several arrests. - Kavga, birçok tutuklamalarla sonuçlandı.

Several students were absent from school because of colds. - Birçok öğrenci soğuk algınlığından dolayı okula gelmedi.

birçok
a good deal of
birçok
quite a few

Quite a few people went to the concert. - Birçok insan konsere gitti.

There were quite a few rotten apples in the basket. - Sepette birçok çürük elmalar vardı.

birçok
seventy
çok düzenli bir şekilde
in apple-pie order
birçok
a great deal

Television has a great deal of influence on society. - Televizyonun toplum üzerine birçok etkisi vardır.

On the one hand we suffered a heavy loss, but on the other hand we learned a great deal from the experience. - Bir taraftan ağır kayıplar verdik fakat diğer taraftan deneyimden birçok şey öğrendik.

birçok
various

There are various ways of enduring the pain. - Acıya dayanmanın birçok çeşit yolu var.

She was mimicking the various people in our office. - O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.

birçok
any number of
birçok
many a
birçok
not a few

Not a few people live to be over eighty. - Birçok insan seksen yıldan fazla yaşamaz.

birçok
many of
birçok
the many

Despite the many tragedies she has had in life, she remains to have the pureness of her heart. - Hayatta yaşadığı birçok trajediye rağmen, o, kalbinin saflığına sahip olmayı sürdürüyor.

What we call 'Standard English' is only one of the many dialects spoken all over the world. - Standart İngilizce dediğimiz şey sadece bütün dünyada konuşulan birçok lehçeden biridir.

birçok
many one
birçok
with a lot
birçok
many other
birçok
lots

Lots of girls like Tom. - Birçok kız Tom'u sever.

Tom is the kind of guy lots of people just don't like. - Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.

iri ve çok mayhoş bir elma cinsi
A large and very tart apple genus
şahine çok benzeyen yırtıcı bir kuş
Falcon is very similar to a bird of prey
Allahı çok, insanı az bir yer
a deserted place
bir işi çok önemsemek
(Argo) doing it to death
bir şeye pek çok üzülmek
take something hard
bir şeye çok önem vermek
set great store on
birçok
a lot of, lots of; many, numerous; a lot of, lots of, a good deal (of), a great deal (of)
birçok
many, a lot of: Birçok kişi geldi. A lot of people came
birçok
a good many

There were a good many candidates for the position. - Pozisyon için birçok iyi adaylar vardı.

A good many people were there. - Birçok kişi oradaydı.

birçok
umpteen
birçok
a good few
birçok
few

Quite a few people have two cars. - Birçok insanın iki arabası var.

A perfect knowledge of a few writers and a few subjects is more valuable than a superficial one of a great many. - Birkaç yazar ve birkaç konuyla ilgili mükemmel bir bilgi birçoklarıyla ilgili yüzeysel olan birinden çok daha değerlidir.

imparatorluğa karşı olan çok ulusçu bir doktrin
Cobdenism
sarı çiçekli çok yıllık bir bitki
viper's grass
çok başarılı bir gün
field day
çok güzel bir geceydi
It's been a wonderful night
çok güçlü bir yumruk
haymaker
çok keyifli bir gün geçirdim teşekkür ederim
I enjoyed myself today thank you
çok olmak (bir yerde)
abound with
çok pahalı olmayan bir yer
Some place not too expensive
çok sert efsanevi bir taş
adamant
ıyi bir gün için çok teşekkür ederim
Thank you for a nice day
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение bir çok в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Birçok
kaç
Birçok
(Osmanlı Dönemi) BECİR
Birçok
(Osmanlı Dönemi) BESÎ
Birçok
bir dolu
birçok
Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit
birçok
Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit: "Bu satırları, birçok mektuba biraz cevap olsun diye yazıyorum."- H. E. Adıvar
bir çok
Избранное