Tom never opens his mouth without complaining about something.
- Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz.
I'm going to help Tom do something this afternoon.
- Bu öğleden sonra Tom'un birşeyler yapmasına yardım edeceğim.
I have a feeling something good is going to happen today.
She has a certain something.
She wiped something with a cloth, wiped at the wall shelf, and put the something on it, clinking glass.
Let me know if you are in need of anything.
- Eğer bir şeye ihtiyacın olursa haberim olsun.
Can you see anything in there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
Give me something to do.
- Bana yapacak bir şey ver.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
That name doesn't ring any bells.
- O isim bir şey hatırlatmıyor.
Give me a ring if you find out anything.
- Bir şey bulursan beni ara.