It was all like a single equation with two unknowns.
- İki bilinmeyenli bir denklem gibiydi hepsi.
A known mistake is better than an unknown truth.
- Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.
The symbol X usually stands for an unknown quantity in mathematics.
- X sembolü genellikle matematikte bilinmeyen sayıyı temsil etmektedir.
His hobby is collecting strange butterflies.
- Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
We're in uncharted territory.
- Bilinmeyen bölgedeyiz.
The two scholars wrangled over the meaning of an obscure Tibetan phrase.
- İki bilim adamı bilinmeyen bir Tibet ifadesinin anlamı üzerinde tartıştı.
It is estimated that a great part of his inventions would remain unknown to the date.
- Onun buluşlarının büyük bir kısmı tarihe bilinmeyen olarak kalacağı tahmin edilmektedir.
It was all like a single equation with two unknowns.
- İki bilinmeyenli bir denklem gibiydi hepsi.
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Do you know how to play mahjong?
- Mahjong oynamayı biliyor musun?
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
She got married without her parents knowing it.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
Ken talks as if he knew everything.
- Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.