biçme

listen to the pronunciation of biçme
Турецкий язык - Английский Язык
reaping (a cereal crop); cutting (hay, grass)
shearing
act of trimming with a sharp tool
hewn wood, roughly squared wood
hewn piece of stone; cut stone
cutting and shaping, hewing (wood, stone)
(Terzi) cutting (cloth) (in order to make a garment); cutting out, cutting the cloth for (a garment)
shear, cutting; prism" " menşur, prizma; cut stone
(Geometri) prism
act of cutting off hair or fleece
cut
(Tarım) reap

What one has sown one will have to reap. - Bir insan ne ekerse onu biçmek zorunda kalır.

prism
mowing

Bob charged 3 dollars an hour for mowing lawns. - Bob çimleri biçme için bir saat için 3 dolar ödedi.

I need to finish mowing the lawn. - Çimleri biçmeyi bitirmeliyim.

shear
biçme çayırı
hayfield
biçmek
harvest
biçmek
cut
biçmek
mow

Scythes are used for mowing grass by hand. - Tırpanlar elle çim biçmek için kullanılırlar.

How much did Tom pay you to mow his lawn? - Çimini biçmek için Tom sana ne kadar para verdi?

değer biçme
appraisal
biçmek
mown
ekin biçme
harvest
ekin biçme makinesi
mower
ekin biçme makinesi
mowing machine
kıymet biçme
(Kanun) assessment
biç
reap

You reap what you sow. - İnsan ektiğini biçer.

You must reap what you have sown. - Ne ekersen onu biçersin.

biç
{f} mowed

The lawn needs to be mowed. - Çimlerin biçilmesi gerekiyor.

Tom mowed Mary's lawn for her. - Tom Mary'nin çimenliğini onun için biçti.

biç
mow

Grandmother mows the grass in the garden. - Büyükanne, bahçedeki çimi biçer.

Tom doesn't even know how to start a lawn mower. - Tom bir çim biçme makinesini bile nasıl başlatacağını bilmiyor.

biç
{f} mown
biçmek
{f} slice
biçmek
saw
biçmek
cut down
paha biçme
evaluation
çim biçme makinası
(Bahçecilik, Bahçıvanlık) Lawnmower
çim biçme makinesi
Lawn mower
Yahudilerin biçme bayramı
Pentecost
az değer biçme
underestimation
biçmek
to reap (a cereal crop); to cut, mow (hay, grass)
biçmek
to put (a price) on, assign (a price) to: Şimdi bu halıya fiyat biçelim. Let's price this rug now
biçmek
to mow down, cut down, kill (people) (with a volley of fire)
biçmek
reap

What one has sown one will have to reap. - Bir insan ne ekerse onu biçmek zorunda kalır.

biçmek
to cut and shape, hew (wood, stone) (according to a pattern): Tomrukları biçip kalas haline getirdiler. They cut up the logs into beams
biçmek
cut out
biçmek
estimate (price)
biçmek
to cut; to saw; to cut out; to reap, to mow, to harvest; to estimate
biçmek
(Terzi) to cut (cloth) (in order to make a garment); to cut out, cut the cloth for (a garment): Elbisenin kumaşını henüz biçmedi. He hasn't cut out the dress yet
biçmek
cut up
biçmek
crop
biçmek
scythe

Scythes are used for mowing grass by hand. - Tırpanlar elle çim biçmek için kullanılırlar.

biçmek
scythe down
biçmek
estimate price
biçmek
{f} estimate
değer biçme
evaluation, valuation
değer biçme
appraisement
değer biçme
valuation
dörtgen biçme
quadrangular prism
ekin biçme
harvesting
ekin biçme makinası
mowing machine
ekin biçme makinesi
mowing machine, mower
ekip biçme
crop
fiyat biçme
(Ticaret) price appreciation
kereste biçme alanı
sawing yard
mercimek biçme makinesi
(Tarım) lentil cutting machine
motorlu çim biçme makinesi
(Tarım) rotary mower
motorlu çim biçme makinesi
(Tarım) power lawn mover
paha biçme
appreciation
paha biçme
estimation
çim biçme makinesi
mower

Tom doesn't know how to start a lawn mower. - Tom çim biçme makinesini nasıl çalıştıracağını bilmiyor.

The lawn mower needs gas to operate. - Çim biçme makinesini çalıştırmak için benzin gerekiyor.

çimen biçme makinesi
lawn mower
biçme
Избранное