Biz resmî ve özel işler arasına çizgi çizmeliyiz.
- We should draw the line between public and private affairs.
Tom Mary ve John'un arasına sığışmaya çalıştı.
- Tom tried to squeeze in between Mary and John.
Facebook ve Twitter arasındaki fark, Twitter'ın bir mikroblog servisi olmasıdır.
- Difference between Facebook and Twitter is, Twitter is a microblogging service.
Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).
- The functions sine and cosine take values between -1 and 1 (-1 and 1 included).
Titanik'in batışında 1490 ila 1635 kişi öldü.
- Between 1,490 and 1,635 people died in the sinking of the Titanic.
Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
- In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
Onlar arasındaki aralık daraldı.
- The gap between them has narrowed.
Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
- I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
Tom ve Mary parayı kendi aralarında paylaştılar.
- Tom and Mary divided the money between themselves.
Aralarında karıştırma tehlikesi var.
- There is danger of confusion between them.
Arada hep bir kadın var.
- There's always a woman in between.
İki arada bir derede.
- Between a rock and a hard place.
Onun İlk askeri deneyimleri İngiliz sömürge imparatorluğu ve bağımsızlık arayan Boerler arasındaki savaşta yer aldı.
- His first military experiences took place in the war between the British colonial empire and the Boers, who sought independence.
İki ülke arasında bir diplomatik kriz ortaya çıktı.
- A diplomatic crisis arose between the two nations.
İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.
- Trade friction might arise between the two nations at any moment.
Taksiler sağanak sırasında seyrekti.
- Taxis are few and far between during a rainstorm.
When I saw the coffin I knew that I was respited, for, as I judged, there was space between it and the wall behind enough to contain my little carcass; and in a second I had put out the candle, scrambled up the shelves, half-stunned my senses with dashing my head against the roof, and squeezed my body betwixt wall and coffin.