O amcasına bitişik yaşadı.
- He lived next to his uncle.
Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary on the bench.
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Temizlik, dindarlığın yanındadır.
- Cleanliness is next to godliness.
Tom sınıfta Mary'nin yanında oturdu.
- Tom sat next to Mary in class.
O konuda neredeyse hiçbir şey bilmiyor.
- He knows next to nothing about the issue.
Mutfakta neredeyse hiçbir şeyimiz yoktu.
- We had next to nothing in the kitchen.