Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
- She prepared the meal in a very short time.
Hazırlanmış olsan iyi olur.
- You'd better be prepared.
Hazırlanmış olmak zorunda olacağım.
- We'll have to be prepared.
Tom hazırlanmak istiyor.
- Tom wants to be prepared.
Benim yemekler annem tarafından hazırlanmaktadır.
- My meals are prepared by my mother.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Biz bir saldırı için hazırlandık.
- We prepared for an attack.
Acil bir durum için hazırlıklı olmalısın.
- You must be prepared for an emergency.
Her zaman en kötü için hazırlıklı olmalıyız.
- We must always be prepared for the worst.
Life begins when you're ready to live it.
- Das Leben beginnt, wenn du bereit bist, es zu leben.
I am ready to do anything to make up for the loss.
- Ich bin bereit, alles zu tun, um den Verlust auszugleichen.