Bu senin menfaatin için.
- This is for your benefit.
Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.
- Nowadays we are apt to forget the benefits of nature.
Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.
- The new road will benefit the people living in the hills.
O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.
- He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits!
Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.
- It is certain that he helped them for the benefit of himself.
Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
- It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
- Ill-gotten gains never benefit anyone.
Onun yararları hakkında yaygara yaptı.
- She made a fuss about her benefits.
Tom'u haklı kabul edelim.
- Let's give Tom the benefit of the doubt.
Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
- Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
Maliyetler avantajlardan daha ağır basar.
- The costs outweigh the benefits.
Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
- Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
Arabayı ve onun maliyetini paylaşırsak, her ikimiz de yararlanabiliriz.
- If we share the car and its cost we can both benefit.
Toplum yeni sanayiden yarar sağlayacaktır.
- The community will benefit from the new industry.
Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
- You will benefit by a trip abroad.
... got to make choices. And the choices we've made have been ones that ultimately are benefiting ...
... the tax cuts that have been benefiting so many of us ...