Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.
- They decided to adopt a child rather than having one of their own.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
- He saved the boy at the risk of his own life.
Onu kendi gözlerimle gördüm.
- I saw it with my own eyes.
O kendisinin en kötü düşmanıdır.
- She is her own worst enemy.
Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.
- Nobody is his own enemy.
Kendi avukatını edinmek istemediğinden emin misin?
- Are you sure you don't want to get your own lawyer?
Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.
- They decided to adopt a child rather than having one of their own.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.